McKinsey & Company, 10 yılı aşkın süredir piyasalara yön veren Küresel Ödemeler raporunun 2020 yılı verilerini yayınladı. COVID-19 krizinin yarattığı zorlu koşullarda, ilk yarıyılda yüzde 22 daralan pazarın yıl sonunu yüzde 7 daralma ile kapatması bekleniyor.
Sektörde iyileşmeye etki eden faktörlerin, ülke ve bölge bazında verilerin ve yenilikçi aksiyon önerilerinin yer aldığı rapor, ‘yeni normali’ şekillendirecek 5 temel kuralı da içeriyor.
Yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company, her yıl düzenli olarak yayınladığı çalışmalarından Küresel Ödemeler raporunun 2020 sonuçlarını açıkladı. Finans ve bankacılık başta olmak üzere iş dünyası için COVID-19 küresel salgını ile birlikte belirsiz bir hal alan piyasalar için kritik veriler ve ‘yeni normale’ dair öngörüler paylaşılan raporda aynı zamanda stratejik aksiyon önerileri de yer alıyor.
Rapora göre, ödemeler kaynaklı gelirler, yılın ilk yarısında 2019 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 22 oranında (yaklaşık 220 milyar Dolar) azaldı. McKinsey, yıl sonunda toplam daralmanın yüzde 7 ile sınırlı kalacağını ve 2019 yılına göre küresel ödemeler gelirlerinin 140 milyar Dolar daha az olacağını öngörüyor. Bu, salgın öncesi 2020 yılı için yapılan tahminlerin yüzde 11 ilâ 13 oranında daha düşük seviyede gerçekleşmesi anlamına geliyor. Nakit ve çek ile ödemelerin ise 2019 yılında yüzde 69 olan küresel ödemeler içerisindeki payının 2020 yılı sonunda yüzde 4-5 oranında azalacağı tahmin ediliyor.
Rapor tüketicilerin gelecek dönemdeki zorluklara hazırlanma amacıyla kredi kartı gibi kişisel borçlarını kapatmaya odaklandıklarını ortaya koyuyor. Faize dayalı gelirlerin ise uzun bir süre daha daralmaya devam etmesi bekleniyor. Bu durum, ödeme hizmetleri sağlayan bankaları doğrudan etkileyecek.
Bölgesel bazda incelendiğinde, Çin harici Asya Pasifik bölgesinde sektörün gelir modeli net faiz marjlarındaki daralmadan daha çok etkilendiği için gelirlerinde daha fazla azalma yaşayacağı ve bu durumun birinci yarıyıl sonrası da devam edeceği öngörülüyor. Marjlar üzerindeki baskıları yönetmeyi başaran Avrupa pazarı ise daha kolay bir şekilde iyileşme sağlamaya başlayabilir. Tüketici harcamalarında koruyucu önlemler alan hükümet destekleriyle birlikte güney ve doğu Avrupa’da artan dijitalleşme hacimsel bir büyümeyi de beraberinde getirdi. Kuzey Amerika’da da dijital kanallara geçişteki hız, gelirlerde pozitif bir etki yaratarak bilançoların 2019 yılı seviyelerine göre neredeyse üçte bir oranında azaldığı kredi kartı ekonomisini dengeledi. Büyük oranda bir nüfusun bankacılık hizmetlerini kullanmadığı Latin Amerika’da nakit kullanımında dirençlilik devam edecek. Banka kullananlar arasında trend ise küresel salgının da etkisiyle Aralık 2019’dan bu yana bir milyondan fazla kullanıcı kazanan PLIN ve Yape gibi Visa-destekli mobil cüzdanlar olacak.
Ödeme sistemleri ve bankacılık sektörleri için 5 yeni kural
McKinsey & Company Küresel Ödemeler 2020 raporunda yer alan başlıklardan biri de mevcut durum ve gelecek öngörüleri kapsamında sektörü şekillendirecek 5 temel kural. Bankacılık ve ödeme hizmetleri sektörlerinden kurumların dikkat etmesi gereken bu konular, hızla daha çevik ve dijital bir hal alan piyasa koşullarında rekabette güçlenmenin de anahtarı…
1. Oyun sahanı akıllıca seç: Bireysel ve ticari ödemeler alanı yeniden şekilleniyor ve bu sektörde değerin nasıl yaratılacağını belirliyor. Böyle bir dönemde sektör oyuncularının müşteri portföyü her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Büyüme daha çok KOBİ’ler, işletmeler arası-tüketici (B2B2C) odaklı iş modelleri ve e-ticaret gibi yeni nesil bireysel ödemeler hizmetleri alanında gerçekleşiyor. Ekosistemlerin yeni bir büyüme alanı olmasıyla birlikte platformların rolü de artıyor. Dijitalleşme ile birlikte hizmet sağlayıcılar kişiye özel çözümler sunma konusunda güç kazanıyor, tüketiciler de böyle hizmetler için daha fazla bütçe ayırmaya istekli.
2. Finansal ürün değil, servis ve çözüm üret: Ticari müşteriler, bankacılık ve ödemeler hizmetleri sağlayan kurumlardan son kullanıcı deneyimini ve yeni nesil iş modellerini zenginleştiren çözümlerle daha büyük hacimli satış yapabilmelerine olanak tanıyan hizmetler bekliyor. Bu nedenle sektör oyuncularının para akışını sağlamanın ötesinde son kullanıcıyı cezbedecek yenilikçi kredi, sadakat programları gibi çözümler geliştirmeleri gerek. Tüketiciler de alışveriş deneyimlerinin önemli bir parçası olan ödemede tam destek ve negatif sonuçlara karşı koruma talep ediyor.
3. Satış deneyimini mükemmelleştir: Satış ve müşteri yönetimi alanında bankacılık ve ödemeler sektörü telekom ve teknoloji endüstrilerinden neredeyse 10 yıl geride. Bu endüstriler, veri ve algoritmaları kullanarak pazar için en iyi çözümleri geliştirmiş durumda. Bu sayede müşteri deneyimlerini mükemmelleştiren farklı, çevik satış modellerine sahipler. Sektör oyuncularının bu 10 yıllık arayı kapatmaya odaklanmaları, gelecek 2 yılda başarılarına doğrudan etki edecek ve önemli bir değer yaratacak.
4. Bankacılık işlemlerinde müşteri deneyimini geliştir: Tedarik zincirinde yeni dönemin getirdiği zorluklar ve artan ticari baskılar, halihazırda sıkıntıların yaşandığı uluslararası ödemeler ve ticaretteki yıkımı hızlandırdı. Kurumsal müşterilerin uzun süredir beklediği, sistemi değiştirecek gelişimleri yaratmak özellikle silolar şeklinde hizmet veren bankalar için organizasyonel yapının temelden değiştirilmesini gerekli kılıyor.
5. Paranın zamansal değerine değil, zamanın parasal değerine odaklan: Dijitalleşmek müşteri odaklı bir bakış açısıyla kurum operasyonlarını yeniden tanımlamak anlamına geliyor. Böyle kökten bir dijital dönüşüm için çoğu sektör oyuncusu gelecek 5-6 yılı kapsayan yol planları hazırlamış durumda. Ancak değişen gelir modelleri, artan yatırım zorunlulukları ve değişen piyasa beklentileri ile birlikte bu değişimin 18 ilâ 24 ay gibi kısa bir sürede tamamlanması gerek. Dolayısıyla sektörde kazananlar bu hızı yakalayabilenler olacak.
“E-ticaretten tedarik zinciri finansmanına küresel ödemeler piyasasını ele aldık, iş dünyası için bir rehber hazırladık”
McKinsey & Company Ortağı Atakan Hilal; “10 yılı aşkın süredir küresel ödemeler alanında hazırladığımız raporlarımızla ekonominin nabzını tutuyoruz ve piyasa koşullarına dair net bir görüş sunmaya çalışıyoruz. Bu yıl COVID-19 ile birlikte benzersiz koşullardan geçen sektörün kısa ve uzun vadeli yol haritasına odaklandığımız raporumuz, küçük-büyük tüm sektör oyuncuları için önemli bir rehber niteliği taşıyor. Raporumuzdan çıkan veriler, 2020 yılının ilk yarısı ile ikinci yarısı arasında önemli bir fark olacağını ortaya koyuyor. İlk yarıda yüzde 22 olan daralma, ikinci yarıda yüzde 7’ye gerileyecek. Bölgeden bölgeye farklılık gösterse de ikinci yarıda elde edilen bu hızlı iyileşmede dijitalleşme, çevik iş modelleri ve e-ticaret kritik öneme sahip. Bu kapsamda biz de sektöre yön verecek konuları detaylı bir şekilde ele alarak sektör temsilcilerinin gelecek birkaç yılı planlamalarında kolaylaştırıcı bir rol üstleniyoruz.
Yeni normal dediğimiz, alışkanlıkların değişime uğradığı bu dönemde nakit kullanmadan yapılan ödemelerde önemli artış var. Türkiye’deki Finansal Karar Alıcılarla yaptığımız Finansal Ürün Kullanım Araştırması’na göre Eylül ayında, mağaza içinde temassız ödemelerde artış oldu. Tüketicilerin %27’si eskiye göre mağaza içinde daha fazla temassız ödeme yaptığını belirtti. Ayrıca internet alışverişlerinde de tüketicilerin online ödemeyi daha çok tercih ettiğini gözlemliyoruz. Eylül ayında, internet üzerinden alışveriş yapan tüketicilerin %15’i eskiye göre daha fazla online ödeme yaptığını belirtti. Yeni normale hazırlıkta küresel iş dünyasına yenilikçi bir yol haritası sunan raporumuzun kriz koşullarına karşı hızla dirençlilik kazanan Türkiye piyasaları için de yol gösterici olduğuna inanıyoruz.” şeklinde konuştu.