Kamuoyunda “Sosyal medya kanunu” olarak bilinen yasal düzenlemeyle, yurtdışı kaynaklı sosyal ağ servis sağlayıcılarına Türkiye’deki hizmetleri nedeniyle bazı sorumluluklar yüklendi.
7253 Sayılı Kanun’la getirilen yeni düzenleme, sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de temsilci açma yükümlülüğü getirirken, Kanuna aykırı davranılması halinde para cezalarından bant genişliğinin %90’a varan seviyelerde daraltılmasına dek bir dizi yaptırım uygulanmasını öngörüyor.
Düzenleme kapsamında Türkiye’de temsilci açmayan sosyal medya şirketlerine ilk aşamada 10, 2.aşamada ise 30 milyon TL ceza kesildiği açıklandı. Bu aşamadan sonra sosyal medya devleri yapılan düzenleme doğrultusunda adımlar atmazlarsa süreç nasıl işleyecek? Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal paylaşım ağlarına Türkiye’den erişim durabilir mi? Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğr.Üy. Doç. Dr. Hasan Sınar, söz konusu düzenlemede ‘günlük erişimi bir milyondan fazla yurtdışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcısı’ tanımının yapıldığını, bu durumun ise düzenlemenin esas olarak Türkiye’de her gün milyonlarca kişinin kullandığı Facebook, Twitter, Instagram ve TikTok gibi sosyal paylaşım sitelerini hedef aldığını ortaya koyduğunu söyledi.
“Çok ağır ve ölçüsüz bir yaptırım”
Yapılan düzenlemede sosyal paylaşım sitelerine yönelik 5 aşamalı bir yaptırım rejimi belirlendiğini belirten Doç. Dr. Hasan Sınar, düzenlemenin ilk 2 aşamasında para cezası, 3. aşamasında reklam yasağı, 4. ve 5. aşamalarında bant genişliğinin daraltılması şeklindeki yaptırımların belirlendiğini söyledi. Yapılan düzenlemenin bir ölçüde 2018 yılında Almanya’da yürürlüğe giren Sosyal Medya Kanunu “Netzdurchsetzunggesetz”’den esinlendiğini ifade eden Doç. Dr. Sınar, “Ancak sosyal ağ sağlayıcıları kavramının çok geniş tanımlanmış olmasının yanı sıra, çok daha önemli bir konu olarak ‘bant genişliğinin daraltılması’ gibi Alman kanununda bulunmayan çok ağır ve ölçüsüz bir yaptırım biçimine yer verilmesi nedeniyle, bu Kanun Alman kanunundan olumsuz şekilde ayrışmaktadır” değerlendirmesini yaptı.
“Facebook, Twitter, Instagram kullanılamaz”
Türkiye’de de çok popüler olan Facebook ve Instagram gibi sosyal medya devlerinin ‘temsilcilik açmama’ kararlarını duyurmalarından sonra, bu kuruluşlara Kanun’da öngörülen takvime uygun olarak önce 10 milyon TL, ardından ise 30 milyon TL para cezası uygulandığını hatırlatan Doç. Dr. Hasan Sınar şunları söyledi: “Bu süreçte bir değişiklik olmazsa bu mecralara sırayla reklam yasağı, ardından ise internet trafiği bant genişliğinin önce %50, sonra %90 oranında daraltılması söz konusu olacaktır. Diğer bir ifadeyle, iş bu son yaptırımlara kadar geldiğinde, Türkiye’deki milyonlarca kullanıcı gerek Facebook gerek Twitter ve gerekse Instagram gibi her gün düzenli olarak kullandıkları bu platformları artık neredeyse hiç kullanamaz hale geleceklerdir.”
Neden temsilcilik açmıyorlar?
Sosyal medya devlerinin Türkiye’de temsilcilik açmak istememelerinin birçok gerekçesi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Hasan Sınar, “Bu gerekçelerin başında, sosyal medyanın büyük ölçüde anonimlik üzerinden yürüyen yani gerçek kimliğini açıklamak zorunda olmaksızın faaliyet gösterilebilen ve bu anlamda anonimlik hakkını koruyan bir platform olması yer almaktadır. Bu Kanun ile ise, sosyal medya şirketlerine kullanıcı verilerini Türkiye’de bulundurma ve kendilerinden talepte bulunulduğunda bu verileri kamusal merciler ile paylaşma yükümlülüğü öngörülmüş olmasıdır” dedi.
İlgili Kanunla getirilen düzenlemeleri bir örnekle açıklayan Doç. Dr. Hasan Sınar şunları söyledi: “Örneğin Twitter gibi anonimliğin ön planda olduğu bir mecrada anonim bir hesap üzerinden hükümetin icraatlarının eleştirilmesi durumunda, sözgelimi Cumhurbaşkanına hakaret (TCK md. 299) veya “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik (TCK md. 216/1) suçlarının işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmada, o anonim hesabın kimliğini belirlemek üzere Twitter’ın Türkiye temsilciliğine başvurulması durumunda, temsilcilik kendisinden talep edilen her hesabın sahibinin kimlik bilgilerini paylaşmak zorunda kalacaktır. Türkiye’de yargı bağımsızlığı alanında geçmişten bugüne yaşanan sorunlar ya da daha açık bir deyişle yürütme erkinin yargı erki üzerindeki hegemonyası göz önüne alındığında, bu Kanun’daki sistemin yürürlüğe girmesi halinde, sosyal medyada anonim kalma hakkı büyük ölçüde tarihe karışacaktır ve bir oto sansür rejimi kaçınılmaz şekilde uygulanacaktır. Bu durum ise, muhalif seslerin tümüyle kısılması ve ifade özgürlüğünün fiilen kullanılamaz hale gelmesi anlamını taşır.”
“Sansür anlamına gelecek yaptırımları çıkartılmalı”
Doç. Dr. Sınar, konuyla ilgili kişisel düşüncesinin, sosyal medya düzenlemesinin taviz vermeden uygulanması halinde milyonlarca yurttaşın bu platformları artık kullanamaz hale geleceği ve bu durumun ifade özgürlüğü yönünden çok büyük bir sorun yaratabileceği olduğunu söyledi. Doç. Dr. Hasan Sınar “Bu nedenle, kanımca yapılması gereken, bu düzenlemenin konunun tüm paydaşlarıyla istişare içerisinde yeniden gözden geçirilmesi ve özellikle ‘bant genişliğinin sınırlandırılması’ gibi karşılaştırmalı hukukta benzeri bulunmayan ve ‘sansür’ anlamına gelebilecek yaptırımların Yasa’dan çıkartılmasıdır” şeklinde konuştu.