Teknoloji, tüm sektörler genelinde iklim değişikliği ile mücadelede büyük potansiyele sahip ve 2030 yılına kadar karbon emisyonlarının azaltılmasında büyük rol oynayacak.
İklim değişikliği yalnızca hava sıcaklıklarının artmasına değil, aynı zamanda kuraklık, sel, şiddetli kasırgalar gibi olayların sıklığı ve etkisinde artışa, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselmeye, okyanusların asit oranlarında artışa ve buzulların erimesine neden olarak tüm dünyayı büyük bir risk altına sokuyor. Bu konuda dünya genelinde farkındalık her geçen gün artarken birçok kişi küresel ısınmaya insanların neden olduğuna ve iklim değişikliğinin önlenmesi için henüz geç kalınmadığına inanıyor. İnsanlığın ve dünyanın geleceğini tehdit eden bu krizle mücadele edilebilmesi için sera gazlarının iklim sisteminin doğru bir şekilde işlemesine olanak tanıyacak düzeyde tutulması büyük önem taşıyor. İşte bu noktada devreye yeni nesil teknolojiler giriyor.
Yeni nesil teknolojiler büyük önem taşıyor
Günümüzde dünya genelinde tüm sektörlerde işletmeler yenilenebilir enerjileri iş süreçlerine entegre etmek ve enerji tüketiminin büyük bölümünü, hatta tamamını yenilenebilir kaynaklardan sağlamayı hedefliyor. Son dönemde yaşanan gelişmeler fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçişin daha da hızlanmasına neden olurken bu geçişte yapay zeka, makine öğrenimi ve IoT (Nesnelerin İnterneti) gibi teknolojilerle varlık yönetiminden yenilikçi tedarik zinciri yeteneklerine kadar birçok avantaj sağlayan yazılım çözümleri giderek karmaşıklaşan ortamlarda işletmelerin en büyük yardımcısı oldu. Dünyanın karşı karşıya kaldığı iklim değişikliği ve hava kirliliği gibi zorlukların üstesinden gelinmesinde yeni teknolojiler ve dijital dönüşüm büyük bir rol üstlendi.
IFS olarak iklim değişikliğiyle mücadelede herkese büyük bir rol düştüğüne inandıklarının altını çizen IFS Türkiye CEO’su Ergin Öztürk “Kendi sürdürülebilirlik planlarımız ve hedeflerimizin yanı sıra müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın sürdürülebilirlik projelerini destekleyecek çözümler geliştiriyoruz. Sürdürülebilir bir geleceği tehdit eden iklim değişikliği dahil birçok zorlukla mücadele edebilecek çözümlere sahibiz. İklim krizi ve diğer zorlukların üstesinden gelmede teknolojinin büyük rol oynadığına inanıyor ve yeni nesillere daha temiz ve yeşil bir dünya bırakacak teknolojiler alanında Ar-Ge faaliyetlerimize hız kesmeden devam ediyoruz” dedi.
IFS PSO teknolojisi ile daha temiz ve yeşil operasyonlar
IFS’in planlama ve çizelgeleme optimizasyonu (PSO) teknolojisi, geleneksel altyapı hizmeti ekosistemleri, yenilenebilir kaynaklar ve diğer gelişmekte olan sektörlerde yeni ve mevcut operasyonlarda daha fazla verimlilik ve üretkenlik sağlıyor. Yapay zeka ve makine öğrenimi gibi yeni teknolojiler sayesinde planlama çok daha akıllı ve öngörülü hale geldi. PSO teknolojisi, planlamacıların gerçek olanı mümkün olanla karşılaştırmasını sağlıyor ve iş gücünün büyüklüğünden bağımsız olarak saniyeler içinde optimize edilmiş bir plan oluşturarak tüm alternatiflerin otomatik olarak değerlendirilmesine olanak tanıyor. Örneğin, bir müşteri için daha önceden planlanmış bir bakım çalışmasını aktif bir iş emriyle birleştirerek iki farklı işin aynı anda yapılabilmesini sağlıyor. Teknisyenler, becerilerine, deneyimlerine ve coğrafi konumlarına göre atanabiliyor, sürüş süreleri en aza indiriliyor, gerekli ekipmanlar ve kaynaklar önceden belirlenerek ikinci bir saha ziyaretine duyulan ihtiyacı ortadan kaldırabiliyor. PSO teknolojisi aynı zamanda randevu değişiklikleri, acil durumlar, trafik ve diğer beklenmeyen senaryolarda işlerin sekteye uğramadan kesintisiz bir şekilde yürütülebilmesini sağlıyor. Yapay zeka, tüm olasılıkları değerlendirerek değişikliklere hızla uyum sağlanmasına olanak tanıyor ve verimliliği artırıyor. Bu, işletmelerin iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına yardımcı oluyor.
IFS Cloud işletmelerin iklim değişikliği ile mücadelelerine katkıda bulunuyor
IFS, geçtiğimiz yıl müşterilerinin en son teknolojilerden faydalanmaları ve modüler bir şekilde şirket içi altyapılarında ya da bulut ortamında kullanıma alabilmelerini ve böylece gereksiz bilgi işlem ve depolama alanı kullanımını azaltmalarını sağlayan IFS Cloud’u kullanıma sundu. IFS Cloud geleneksel veri merkezlerine göre bilgi işlem açısından yüzde 52 ila 79 arasında, depolama açısındansa yüzde 71 ila 79 arasında daha fazla enerji tasarrufu sağlıyor. Ayrıca IFS Cloud kapsamında müşterilerinin kendi sürdürülebilirlik hedeflerini ve taahhütlerini izlemeleri, yönetmeleri ve raporlamaları için sürdürülebilirliğe yönelik bir modül bulunuyor. IFS Cloud’un bağlandığı değer zincirlerinde birçok bilgiyi barındıran bu modül IFS Cloud müşterilerine standart bir özellik olarak sunuluyor.
İklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilirlik IFS’in en önemli öncelikleri arasında yer alıyor
IFS geçtiğimiz yıl kendi operasyonlarını iyileştirmek, müşterilerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarını sağlamak ve aynı zamanda çevre duyarlılığını geliştirmek adına endüstride genel anlamda etki yaratmak için bir plan aracılığıyla sürdürülebilirlik hedeflerini açıkladı. IFS, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda odaklanacağı eğitim, karbon emisyonlarını düşürme, filantropi, çalışanlar ve yönetim olmak üzere birkaç alan belirledi.
IFS Eğitim Programı kapsamında şirket, dünya genelinde 80’e yakın üniversite ile birlikte çalışmalar yürütüyor. Öğrencilere burs, hibe ve BT ekipmanları sağlarken staj ve mentörlükler sunarak pratik bilgiler de sağlıyor. IFS Türkiye, ülkemizde Yeditepe Üniversitesiyle uzun yıllardır ortak çalışmalar yürüterek sektörün ihtiyaçlarını karşılarken, öğrencilerin gerçek hayat bilgilerine erişmeleri için çalışıyor.
IFS, 2019 yılında başlattığı program dahilinde gayrimenkullerini konsolide ederek ve sahip olduğu mülklerin yeşil bina özelliklerini geliştirerek karbon ayak izini azaltmayı taahhüt ediyor. Şirket, 2019 yılından bu yana dünya genelinde gayrimenkul alanını yüzde 9,5 oranında azaltırken otomobil filosunu yüzde 86 küçülttü. IFS, 2025 yılına kadar karbon nötr bir şirket olmayı taahhüt ediyor.
Şirket aynı zamanda çeşitlilik çıtasını sektör paydaşlarına göre oldukça yüksekte tutuyor. Dünya genelinde çalışanlarının yüzde 34’ünü kadınlar oluşturuyor ve bu rakam sektör ortalamasının oldukça üzerinde. Kadın çalışan oranı IFS Türkiye ofisinde ise yaklaşık yüzde 50 olarak seyrediyor.