Su altı görüntü yönetmeni Pawel Achtel, Samsung Neo QLED 8K televizyonların video ve film dünyasına getirdiği yenilikleri değerlendirdi.
8K teknolojisi film endüstrisinde yaygınlaşırken, Samsung’un Neo QLED 8K TV’leri, görüntü iyileştirme özellikleriyle tüketicilere sürükleyici bir izleme deneyimi sunuyor. “Avatar: Suyun Yolu” filminin 8K çözünürlüklü su altı çekimlerine imza atan su altı görüntü yönetmeni Pawel Achtel, Samsung Neo QLED 8K televizyonların video ve film dünyasındaki öncü yönünü değerlendirdi ve “Neo QLED 8K ekranda, izleyiciler okyanusun derinliklerindeki etkileyici renk doğruluğunu ve en detaylı sahnelerin tüm nüanslarıyla yansıtılışını görebiliyor. Neo QLED 8K, 8K ekosisteminin hayata geçmesinde hayati rol oynuyor. Yalnızca istisnai netlikte içeriği göstermekle kalmıyor, aynı zamanda daha düşük çözünürlüğe sahip görüntüleri de neredeyse 8K kalitesine yükseltiyor. Böylece en yüksek kalibrede, sürükleyici bir izleme deneyimi sunuyor” dedi.
Video ve film dünyası, mümkün olanın sınırlarını zorlayan teknolojilerle sürekli olarak gelişmeye devam ediyor. Bu teknolojilerin en yenisi ise daha önce hayal dahi edilemeyen yeni bir ayrıntı ve netlik seviyesi sunan 8K çözünürlüklü video teknolojisi. 8K sayesinde film ve video sanatçıları, suyun üzerinde ve altında etkileyici doğruluk ve gerçekçilikle görüntü alabiliyor ve TV izleyicilerine gerçek anlamda sürükleyici bir izleme deneyimi yaşatabiliyor.
Samsung, Pawel Achtel ile su altı sinematografisinin detaylarına derin bir dalış yaparak Samsung’un Neo QLED 8K serisinin hem film üreticileri hem de ev izleyicileri açısından izleme deneyimini nasıl değiştirdiğini konuştu. 35 yılı aşkın kariyeri ve Ekvator’dan Antarktika’ya 5 binden fazla dalışla su altı sinematografisinin dünyaca ünlü duayenlerinden biri olan Achtel; National Geographic, BBC ve Discovery gibi sektör öncüsü yayıncılarla çalışıyor. Achtel’in dalış deneyimi sinematografik işlerine de yansıyor. Çalışmaları, su altı yaşamına dair özgün bir perspektif sunarken aynı zamanda Achtel’in ileri seviye sinematografik ekipmanların tasarımı ve üretimindeki uzmanlığını da ortaya koyuyor. Achtel Avatar: Suyun Yolu filminin su altı sekanslarının 8K çözünürlüklü görüntü çekimlerinde de görev almış bir sinemacı.
Söyleşide, 8K çözünürlüğün özellikle su altı gibi zorlayıcı bir ortamda film ve video üretimine getirdiği yeniliklerden bahseden Pawel Achtel, Samsung Neo QLED 8K TV’nin 8K AI Upscaling Pro ve AI Motion Enhancer Pro gibi özellikleriyle, içeriklerin hem üretimi hem de izlenmesinde görsel hikaye anlatımına sunduğu katkılara dikkat çekti. Achtel, “CES 2024’te Neo QLED 8K TV’nin ileri seviye özelliklerine tanıklık ettikten sonra, bu özelliklerin gerçekçiliği ve sürükleyiciliği bir adım ileriye taşıdığını rahatlıkla söyleyebilirim. 8K teknolojisinin gerçek gücü, yapım ve görüntüleme teknolojilerini kusursuz bir biçimde bir araya getirmesinde ve içeriğin üretimi ile tüketimi arasında kurduğu yeni bağda kendini gösteriyor. Neo QLED 8K, istisnai netlikte içeriği göstermekle kalmıyor, aynı zamanda daha düşük çözünürlüğe sahip görüntüleri de neredeyse 8K kalitesine yükseltiyor. Böylece en yüksek kalibrede, sürükleyici bir izleme deneyimi sunuyor” diye konuştu. Pawel Achtel ile yapılan söyleşinin tamamı aşağıda yer alıyor.
8K teknolojisi su altı film çekimlerini nasıl dönüştürüyor?
Su altı sinematografisi gibi görselliğin büyük öneme sahip olduğu alanlarda, Samsung’un Neo QLED 8K ürünü öne çıkıyor. İzleyiciye sahnenin içindeymiş gibi bir duygu yaşatmakla kalmıyor, aynı zamanda film üreticilerinin su altı görüntülerinin niteliğini değerlendirebilmesi için de büyük önem arz ediyor. Okyanus akıntıları ve ışığın kırılması gibi değişkenlere bağlı olarak su altında gerçek 8K kalitesinde çekim yapmak zor olabiliyor. Achtel bununla ilgili olarak “yine de tüm koşullar elverişli olduğunda nefes kesici sonuçlar elde ediyorsunuz,” yorumunu yapıyor.
Deniz altı lensleri gibi ileri teknolojiler bu tarz çekimlerin yapılabilmesine yardımcı olurken, yüksek çözünürlüğü ve netliğiyle bilinen Neo QLED 8K, Achtel gibi film üreticilerinin su altı sahnelerini en ufak detaya kadar inceleyebilmelerine olanak veriyor. Bu yakından inceleme olanağı, çekim sonrasında keskinliğin ve görüntü kalitesinin diğer unsurlarının iyileştirilmesine yardımcı olarak, su altı görüntülemedeki zorluklarının üstesinden gelinmesini sağlıyor.
Achtel, “Su altı dünyası gizemlerle dolu ve film üreticileri bu dünyayı en ince detaylarıyla, başka bir biçimde göremeyecekleri haliyle izleyicilere göstermek gibi önemli bir fırsata sahip. Bu da bu planları ilgi çekici ve büyüleyici yapan şey; çünkü bu görüntüler yabancısı olduğumuz bir ortamı en çarpıcı detaylarıyla gözler önüne seriyorlar” diyor. Samsung, yeni NQ8 AI Gen3 işlemciye sahip, evde gerçek sinema deneyimi vadeden Neo QLED 8K ürününü CES 2024’te tanıttığında büyük yankı uyandırdı. Ürünün özelliklerini etkileyici bulduğunu söyleyen Achtel, bu televizyonu “dönüştürücü bir ilerleme” olarak nitelendiriyor.
Seçili Neo QLED 8K modellerinde bulunan 8K AI Upscaling Pro ve AI Motion Enhancer Pro gibi özellikleri övgüye değer bulan ve Samsung’un olağanüstü görsellik konusunda gösterdiği çabanın altını çizen Achtel, şöyle ekliyor: “CES 2024’te ileri seviye özelliklere tanıklık ettikten sonra, bu özelliklerin gerçekçiliği ve sürükleyiciliği bir adım ileriye taşıdığını rahatlıkla söyleyebilirim.”
Ancak duayen su altı görüntü yönetmenine göre 8K teknolojisinin gerçek gücü, yapım ve görüntüleme teknolojilerini kusursuz bir biçimde bir araya getirmesinde ve içeriğin üretimi ile tüketimi arasında kurduğu yeni bağda kendini gösteriyor.
8K ev sinemasının derinliklerinde bir gezinti
8K film üretim ekipmanlarının gelişimi ve yaygınlaşması devam ederken, 8K çözünürlüğün ortaya koyduğu potansiyeli tam anlamıyla benimseyen içerikler de çoğalıyor. 8K teknolojisinin sunduğu benzersiz gerçekçilik ve büyüleyici görüntü, bu teknolojiyi özellikle güçlü bir görsel etki gerektiren içerikler için vazgeçilmez bir hikâye anlatımı aracı haline getiriyor. Örneğin, su altı görüntülerine bakıldığında, görüntülerin daha ağır bir tempoda aktığı görülür. İzleyiciye, alışkın olmadıkları su altı dünyasını daha iyi anlayabilmeleri ve tüm detayları fark edebilmeleri için zaman tanınır.
Achtel’e göre, Neo QLED 8K ekranda, izleyiciler okyanusun derinliklerindeki “etkileyici renk doğruluğunu” ve “en detaylı sahnelerin tüm nüanslarıyla yansıtılışını” görebiliyor. Sakinlik veren su altı mavisinden balık ve mercan resiflerinin canlı ve parlak renk tonlarına kadar su altında 8K görüntülerin bu denli çarpıcı olmasının nedenini ise en canlı renklerin ve desenlerin çeşitliliğiyle açıklıyor. Bu bağlamda, Neo QLED 8K sayesinde elde edilen faydalar, içeriğin de ötesine geçmeyi başarıyor. Achtel, bunu şöyle açıklıyor: “İzleme tarafında Neo QLED 8K, 8K ekosisteminin hayata geçmesinde hayati rol oynuyor. Yalnızca istisnai netlikte içeriği göstermekle kalmıyor, aynı zamanda daha düşük çözünürlüğe sahip görüntüleri de neredeyse 8K kalitesine yükseltiyor. Böylece en yüksek kalibrede, sürükleyici bir izleme deneyimi sunuyor.”
Neo QLED 8K, sayısı artırılan sinir ağları ve en son teknoloji yapay zeka yükseltme özellikleriyle, esasında 8K ile çekilmemiş içeriklerde dahi izleme deneyimini iyileştiriyor. İleri seviye görüntü kalitesinin daha geniş ekran boyutlarıyla birleşmesi de evde izleme deneyiminde yeni olasılıkların kapısını aralıyor ve geleneksel dev ekranda izleme deneyimleriyle rekabet edebilir sonuçlar ortaya koyuyor.
Görsel hikâye anlatımının durmaksızın evrim geçirdiği günümüzde, bir televizyonun 8K dışı içerikleri işleyebilme kabiliyetinin iyileştirilmesi, aslında ciddi faydalar sağlarken aynı zamanda film üreticilerini de daha yüksek kaliteli içerikleri arama yönünde teşvik ediyor. Achtel bunu şöyle değerlendiriyor: “Sonuç olarak, gelişmiş görsel deneyim ve sürükleyici görüntü özelliklerine sahip bir cihaza sahip olmak benim gibi görüntü yönetmenlerinin elini, seyirciyi büyüleyen ve derinden etkileyen içerikleri üretme ve değerlendirme konusunda güçlendiriyor.”
8K teknolojisinin su altı görüntü çekimlerinde ve evde eğlence deneyiminde oynadığı bu rol, hikâye anlatımını ileriye taşıyarak dünyanın her yerindeki izleyicilerin evde izleme deneyimini zenginleştirmeye yönelik dönüştürücü bir potansiyel taşıdığını gösteriyor.