Ericsson , 2026 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde 60’ının 5G’ye geçiş yapacağını öngörüyor.
- Yaşanan teknolojik dönüşüm, gezegenimizin bazı acil sorunlarının çözümü için yeni bir inovasyon dalgasının önünü açacak.
- Ericsson’ın çalışmasına göre, 2030 yılına kadar dijital teknoloji sektörleri genelinde sera gazı emisyonları %15 oranında azaltılabilecek.
- Ericsson’un yenilenen marka amacı şirketin bu ve benzeri inovasyonlardaki rolü ile sınırsız bağlantının gezegenimiz, insanoğlu ve iş hayatı üzerindeki olumlu etkilerini ele alıyor.
Küresel ölçekte yaşanan teknolojik dönüşüme öncülük eden şirketlerden Ericsson (NASDAQ:ERIC), 2026 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde 60’ının 5G’ye geçiş yapacağını öngörüyor. Yaşanan bu teknolojik dönüşümün, gezegenimizin bazı acil sorunlarının çözümü için yeni bir inovasyon dalgasının önünü açacağı düşünülüyor.
Dönüşümün yarattığı fırsatları değerlendirmeyi amaçlayan Ericsson, bu doğrultuda yeni marka amacı ve vizyonunu tanıttı. Şirket, yeni marka amacını “Hayal edilemez şeyleri mümkün kılan bağlantılar oluşturmak” olarak belirlerken, yeni vizyonunu ise “Sınırsız bağlantının yaşamları iyileştirdiği, çalışma şekillerini yeniden tanımladığı ve sürdürülebilir bir geleceğe öncülük ettiği bir dünya” olarak açıkladı.
Konuyla ilgili açıklama yapan Ericsson Başkanı ve CEO’su Börje Ekholm, “Teknolojimiz, yaklaşık 150 yıldır sektörlerin neredeyse tümünü dönüştürüyor. Bugüne dek milyarlarca insanı birbirine bağlayan ağlarımız, yakında hemen hemen her şeyi birbirine bağlayacak. Bu hiper bağlantı çağı, iklim değişikliği ve dijital katılım gibi büyük küresel zorlukların ele alınmasına yardımcı olacak” dedi.
Şirketin yeni amacı ve vizyonunun gücünü saygı, profesyonellik, azim ve dürüstlük değerlerinden aldığının altını çizen Ekholm, “Ericsson olarak, tüm işlerimizde var olan değerlerimizi ön planda tutuyoruz ve bütünlük kültürünü teşvik etme yönündeki kararlığımızı devam ettiriyoruz. Sürdürülebilir bir başarı elde edebilmek adına çalışmalarımızı her geçen gün hızlandırıyor; aynı zamanda bu çalışmaların müşterilerimiz ve paydaşlarımız nezdinde daha izlenebilir, güvenilir ve çevreye saygılı olmasını önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.
Sera gazı emisyonu, dijital teknolojiler sayesinde 2030 yılına kadar %15 oranında azaltılacak
Milyarlarca insanın birbirine bağlanması sayısız sosyal ve ekonomik fayda sağlıyor. Ericsson tarafından yürütülen çalışma, 2030 yılına kadar dijital teknolojilerin sektörler genelinde sera gazı emisyonunu %15 oranında azaltabileceğini gösteriyor. Yeni vizyonun insanlar, işletmeler ve gezegenimiz için Ericsson’un katkı sağlayabileceği geleceği tanımladığını söyleyen Ericsson Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Grup Pazarlama ve Kurumsal İlişkiler Başkanı Stella Medlicott, “Bağlantılar, insanların gezegenimiz üzerindeki etkisini azaltmada büyük rol oynuyor ve dijital uçurumun kapatılmasında büyük önem taşıyor. Ancak, teknolojilerimizin toplumun daha fazla kesimine dokunma potansiyeli olduğunu da göz ardı edemeyiz” dedi.
Ericsson markasının amaç ve vizyonunu yenilerken hiper bağlantı çağında ortaya çıkacağına inandığı bir dizi gelecek senaryosunu da açıkladı:
- Yeni eğitim yöntemleri sağlamak: Tüm eğitim kuruluşlarını ve öğrencileri birbirine bağlayarak yeni eğitim yöntemleri sağlanacak. Geleceğin iş gücü, yaşam boyu öğrenme ve beceri geliştirme için dijital teknolojilere giderek daha fazla bağımlı hale gelirken; mobil ağlar, konumdan bağımsız olarak tüm okullara kaliteli eğitim getirecek.
- İş dünyasını yeniden tanımlamak: Değer zincirinde büyük verimlilik ve fırsat yaratırken, risk ve pazara çıkış süresi azaltılarak iş yeniden tanımlanacak. Tasarım ve üretim süreçlerinde anında kullanılabilen gerçek zamanlı veriler ve sınırsız bağlantı ile tüm iş modelleri değişecek.
- Eğlence dünyasını yeniden şekillendirmek: Sanal ve gerçek dünyayı bir araya getiren duyuların interneti aracılığıyla eğlence yeniden şekillenecek. Canlı oyun verileri gözler önünde olacak, kişiler koltuğunun rahatlığında oyunların sesini, hissini ve kokusunu deneyimleyebilecek.
- İklim kriziyle mücadele etmek: 5G, Yapay Zeka (AI) ve Nesnelerin İnterneti (IoT) gibi teknolojilerle dekarbonizasyon, uluslararası taahhütlerin yerine getirilmesi ve küresel ısınmanın sanayileşme öncesi seviyelerin 1,5 derece üzerinde sabitlenmesi gibi alanlarda iklim kriziyle mücadele edilecek.
Geleceğin dijital toplumunun oluşturulmasında başrol 5G’nin
Güvenilir ve yüksek kaliteli mobil ağ altyapısı, tüm gelecek senaryolarının ön koşulu olmaya devam ediyor. Şu anda dünya genelinde kullanılmaya başlayan 5G teknolojisi, geleceğin dijital toplumunu oluşturmaya yardımcı olan en temel ilk adım olarak öne çıkıyor.