Uluslararası TestIstanbul Konferansı, bu yıl 11’inci kez gerçekleştirildi. Bu vesile ile Yazılım Test ve Kalite Derneği Başkanı Koray Yitmen ile bir araya geldik ve konferans hakkındaki sorularımızı ilettik.
Uluslararası TestIstanbul Konferansı, bu yıl 11’inci kez gerçekleştirildi. Çok önemli isimleri konuk ettiniz, öncelikle genel bir değerlendirmeniz ile başlamak isterim.
Güney Doğu Avrupa ve Orta Doğu’nun en büyük yazılım test etkinliği olan Uluslararası TestIstanbul Konferansı’nı 11’inci yılında ilk kez pandemi nedeniyle online olarak hayata geçirdik. “Yapay Zeka İle Geleceğin Yazılım Testine Hazırlan!” sloganıyla gerçekleştirdiğimiz konferansta ana tema olarak Test ve Test Otomasyonunda Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) işlendi. Alt tema olarak Sürekli Test, Sürekli Entegrasyon ve DevOps konuları ele alındı. Dünyanın dört bir yanından katılan 6 keynote ve 30 konuşmacı 25’in üzerinde oturumda sektör profesyonelleriyle buluştu. Örneğin dünyanın önde gelen sektör uzmanlarından, uygulamaların test süreçlerini tamamen botlar tarafından sağlayan Test.ai’nin baş mühendisi Tariq King, konuşmasında yapay zekanın yazılım testinde nasıl kullanılabileceğini ve şirket olarak bu alanda neler yaptıklarını anlattı. Continuous Delivery, DevOps ve Yazılım Geliştirme konularında dünyanın önde gelen isimlerinden, danışman, kanaat önderi ve Continuous Delivery kitabının ortak yazarı Dave Farley,“Yazılım Mühendisliği: Zanaatkarlık Yeterli Değil” başlıklı konuşmasıyla sektör profesyonelleri ve geliştiriciler için yazılım mühendisliği dinamiklerini masaya yatırdı. Hem katılımcılar hem tüm sektör için kazanımların büyük olduğu bir konferans oldu. Test odaklı geliştirmenin önemi tüm boyutlarıyla ortaya konuldu.
Ana tema olarak Test ve Test Otomasyonunda RPA’yı işlediniz. RPA henüz çoğu sektör için emekleme aşamasında, öte yandan pandemi ile birlikte gittikçe yükselen bir ivmeye sahip. Yazılım test uzmanları için RPA teknolojileri ne anlama geliyor, alanın büyümesine nasıl bir katkı sağlıyor veya riskler getiriyor? Sektörün (Intelligent Process Automation) IPA’ya evrimi yakın mı?
Sadece şirketler için değil yazılım test uzmanları için de tekrarlayan manuel işler var. Bu monoton işler test uzmanlarının daha katma değerli işlere ayıracağı zamanı gereksiz şekilde tüketiyor. Robotik Proses Otomasyonu (RPA) robotları aracılığıyla işleri otomatikleştiriyor. Bu sayede temel olarak test uzmanlarının tekrarlayan görevleri kolaylaşıyor. Yazılım test otomasyonu ürün son kullanıcıya teslim edilmeden önce gerçekleştirilen tekrar edilen manuel testleri maliyet ve zaman tasarrufu sağlanması için otomatikleştiren bir süreç. Test otomasyonu sayesinde ürün son kullanıcıya ulaşmadan önce hatalar mümkün olduğunca erken fark edilip en aza indirgeniyor. Pandemiyle birlikte dijitalleşmenin yaşadığı hız RPA teknolojilerinin kullanım hızını da artırıyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde test uzmanlarının da RPA teknolojilerini daha çok kullandığını göreceğiz.
Türkiye Yazılım Kalite Raporu’nu göre kurumların yüzde 60’ı RPA teknolojileri kullanıyor. RPA teknolojilerine adaptasyon sırasında yaşanan riskleri ortaya koyuyor. Buna göre karşılaşılan en büyük ilk 3 risk, teknik karmaşa, operasyonel risk, iş süreci istikrarı olarak dile getiriliyor.
Sektörün IPA’ya evrimine gelince… Aslında akıllı proses otomasyonu, giderek daha çok robotik proses otomasyonunun tamamlayıcısı olarak görülüyor. Robotik proses otomasyonunun kapsamının yapay zeka teknolojleriyle geliştiğine tanıklık ediyoruz. IPA’ya geçişi ben bir süreklilik olarak görüyorum. RPA, IPA için bir temel. RPA’nın yaygınlaşmasıyla birlikte IPA’ya evrilme mümkün olabilecek. Çünkü RPA’nın temeli olmadan IPA’ya sahip olmak mümkün değil. Konuyu biraz şöyle açayım. Öncelikle giderek daha fazla sayıda işletme dijital iş gücü yaratacak ya da tanımlanmış iş süreçlerini otomatikleştirecek. Sonraki düzeyde makine öğrenimi sistemi aktif bir şekilde devreye girecek. Son aşamada da akıllı süreç yönetimi aktif olarak kullanılabilecek. Bunu önümüzdeki birkaç yılda göreceğiz.
Günümüzde hemen her kurumun kimliği, varlığı ve finansal faaliyetlerinin doğrudan dijital ürünlerle ilişkili hale geldi. Hem pandemi süreci hem de mobil uygulama ve e-ticaret sektörünün büyüme ivmesiyle birlikte yazılım testi ihtiyacı arttı. Türkiye’de hangi testler revaçta ve daha yoğun ilgi görüyor? Gözden kaçan veya yeteri kadar ilgi görmediğini düşündüğünüz test grupları var mı?
Yazılım testine en büyük ihtiyacı riskli ürünler ve teknolojiler üreten sektörler duyuyor. Sektör olarak en çok bankacılık, sigorta, telekom, fintech, oyun, perakende, havacılık ile mobil ve web uygulamaları test yapıyor. Mobil uygulama ve e-ticaret sektörünün büyüme ivmesiyle birlikte yazılım test ihtiyacı da artıyor.
Türkiye’de yapılan testlerde birinci sırayı fonksiyonel testler alıyor. Bunu sırasıyla performans ve kullanılabilirlik testleri izliyor. Türkiye’de güvenlik testleri de önemli. Önümüzdeki beş yıl içinde güvenlik testlerinin öneminin daha da artmasını bekliyoruz. Yine gelecek beş yıl içinde güvenlik, yapay zeka, büyük veri, bulut çözümleri, sürekli entegrasyon, sürekli test ve çevik proje yönetim çerçeveleri katalizör rol oynayarak sektörün daha büyük bir ivmeyle büyümesine katkı sağlayacak.
Yazılım testi uçtan uca bir süreç. Yanlışları düzeltip eksikleri kapatıyorsunuz, yeni yaklaşım ve teknikler getiriyorsunuz. Elbette herkes daha kaliteli bir yazılıma sahip olmak ister ama yazılımın size gelmeden önce nasıl bir şablon izlemesi gerekir? Bir projede karşılaştığınız en büyük riskler veya karşılaşılan zorluklar konusunda neler söylersiniz?
Sizin de soruda bahsettiğiniz gibi aslında en güzel yaklaşım yazılım testinin yazılım geliştirme sürecinin en sonunda yapılması yerine tüm yazılım geliştirme sürecine baştan sona entegre edilmesi olacaktır. Ama maalesef bunun tam anlamıyla hayata geçirildiğine pek şahit olamıyoruz. Bu sayede hem hatalar daha en baştan, en düşük maliyetle giderilecek hem de kullanıcı memnuniyeti artırılacaktır.
Yazılım testinde karşılaşılan en büyük riskler ise testin yeterince önemsenmemesi ve kurum kültürü olarak algılanmaması olarak karşımıza çıkıyor. Test işi sanki bir kişi veya departman tarafından yapılacak angarya bir iş olarak görülüyor. Bu da sahiplenme ile ilgili karşımıza sorunlar çıkarıyor. Sahiplenme olmayınca da sağlıklı bir süreç işletilemiyor maalesef.
İşiniz standartlar bütünü, üstelik bunlar uluslararası standartlar içeriyor. Test yaparken nasıl bir yol izliyorsunuz? (Bu alana merakı olanlar veya bütçesi olmayanlar için “senaryoların yazılması, izlenmesi noktasında” test süreci yönetimi araçları konusunda belki öneri verebilirsiniz.)
Çevik yaklaşımlar ve yalınlaşmayla birlikte artık çok kapsamlı araçlar yerine çok daha basit araçlar kullanılmaya başlandı. Örnek olarak kontrol listeleri ve zihin haritası araçları. Hatta çevik yaklaşımlarda test senaryoları kullanılmadan keşif testlerinin yapılması ve bulunan hataların hiçbir araca kaydedilmeden doğrudan düzeltilmesi sağlanmakta. Araç adı üstünde araç olarak algılanıp amacın yerine geçmemeli. İlla bir araç kullanılacaksa ödediğin kadar kullan veya açık kaynak kodlu araçlar tercih edilebilir.
Yazılım kullanan tüm sektörlerin yazılım test profesyoneli bulundurması bir zorunluluk. Türkiye’de kaç test uzmanı var? Bu alanda öne çıkan unvanlar, alınması gereken eğitimler (sertifikalar) hangileri? Sektörde ilerlemek için gereklilikler neler? (Sadece eğitim almak yeterli mi? Teknik eğitimin yanında sorun çözme ve iletişim becerisi gibi yetkinlikler gerekli mi)
ISTQB(International Software Testing Qualifications Board) yazılım test ve kalite konusunda en büyük uluslararası organizasyon. 117’den fazla ülkede kâr amacı gütmeden faaliyetlerini gerçekleştiren oluşum, en üst düzeyde uluslararası bilişim profesyonellerinin yazılım testi alanında eğitilmesini ve sertifikalandırılmasını sağlıyor.
Dolayısıyla uluslararası anlamda test uzmanlarının alabileceği en önemli sertifika ISTQB sınavları sonrasında veriliyor. Biz de Yazılım, Test ve Kalite Derneği (TTB) olarak 2006 yılından itibaren Türkiye’deki bilişim profesyonellerinin yazılım testi alanında ISTQB standartlarında eğitilmesi ve sertifikalandırılması amacıyla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Türkiye’de sınav düzenleyerek sertifika veriyoruz. 2006’den beri toplam 4 bini aşkın kişi dernek sertifikasyon sınavlarına girdi ve iki bini aşkın kişi bu sertifikaları aldı. Bunun yanında, sertifika almadan test uzmanı olarak çalışanlar da var. Bu kişileri de katınca Türkiye’de toplam 10 bini aşkın test uzmanı olduğunu söyleyebiliriz.
Dünyada 117’den fazla ülkede 673 binden fazla uzman ISTQB sertifikasına sahip.
Önümüzdeki dönemde bu sayıların çok daha artması bekleniyor. Çünkü sektörün büyüme trendine paralel olarak yetişmiş insan kaynağı ihtiyacı doğuyor. Yazılım kullanan tüm sektörlerin yazılım test profesyoneli bulundurması gerekiyor.
Basın toplantısında ’Tested in Turkey’ mottosu ile yola çıktığınızı belirtip, kültürümüze uygun bir profil çizmiştiniz. Türkiye’nin globalde konumu ve pazar büyüklüğü konusunda neler söylemek isteriniz? Konferansta açıkladığınız ve akabinde yayımladığınız Türkiye Yazılım Kalite Raporu’ndan hareketle sektör nasıl bir geleceğe hazırlanıyor?
Yazılım test sektörü dünyada yılda yüzde 12-14 arasında büyüyor. Gelişmekte olan bir pazar olarak Türkiye’de ise bu oran yüzde 20’ler civarında bulunuyor. İstihdam verileri, test otomasyon aracı lisansları, danışmanlık, dış kaynak kullanımı, yurt dışında Türk şirketlerinin yaptığı projeler göz önüne aldığında, Türkiye’de yazılım test pazarının büyüklüğünün 1 milyar TL civarında olduğu tahmin ediliyor. Dünyada bu rakam 70 milyar doları buluyor. Türkiye’de her ne kadar pazar büyüklüğü istenen seviyede olmasa da önümüzdeki süreçte bu alan potansiyel vaat ediyor. Sektör için adeta yol gösterici bir rehber niteliği taşıyan Türkiye Yazılım Kalite Raporu’nun 2020-2021 sayısında sektörün geleceğine yönelik önemli saptamalar var. Örneğin Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) pazarının 2020 yılında 1,3 milyar dolar büyüklüğe ulaşacağı belirtilirken, 2021 yılına ilişkin pazar büyüklüğü beklentisi ise 2,9 milyar dolar olarak ortaya konuluyor. Raporda çevik uygulamaların sektörde büyümeyi sürüklediğine dikkat çekiliyor ve şirketlerin son yıllarda daha basit ve sade yazılım geliştirme ile yazılım test metotlarına yöneldikleri ifade ediliyor. Rapora göre çeviklik sadece yeni yönetim uygulamalarını değil aynı zamanda birim test (unit testing), sürekli test (continuous testing), sürekli entegrasyon (continuous integration) ve sürekli teslim (continuous delivery) gibi yeni teknik uygulamaları hızla adapte etmeyi de gerektiriyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde çevik uygulamalarla birlikte bu pratiklerin daha da yaygınlaşmasını bekliyoruz. Pandemi nedeniyle düşük temas ekonomisi yaratıldı. Bu açıdan salgın, otomasyonu ön saflara taşımak için önemli bir fırsat sunuyor. Özellikle manuel olarak tekrarlanan süreçlerin pandemiyle birlikte otomasyona geçtiğini görüyoruz. Tüm bunlar da bugün ve gelecekte sektörün hızla büyüyeceğinin en önemli göstergeleri.