Micro Focus Türkiye & Yunanistan & Kıbrıs Genel Müdürü Deniz Kırca ile bir araya geldik, Micro Focus’un son dönem çalışmalarını ve 2021 yılı hedeflerini kendisinden dinledik.
Pandemi sürecinde önemli çalışmalara imza attınız. Micro Focus Türkiye’nin global operasyon tarafından pilot ülke seçilmeniz, Atar Labs’ı satın alışınız ve keyifle takip ettiğimiz Micro Focus Virtual Realize Tour ilk akla gelenler. Tümü ile ilgili sorularımız var ancak öncelikle pandemi sürecini nasıl yönettiniz, hangi önlemleri aldınız ve bundan sonrası için nasıl bir planlama yaptığınızı öğrenmek istiyoruz?
Pandemi tüm ülkeler ve sektörler için alışılmadık bir süreci ve belirsizliği yönetme dönemi oldu. Türkiye’de 11 Mart’ta görülen ilk vakadan sonra ülkede hızlı aksiyon aldığımızı söyleyebilirim. Global politikaları gereği uzaktan çalışmanın desteklenmesine yönelik uygulamaları bulunan Micro Focus’da bu adaptasyon ve geçiş sürecini kolayca tamamladık. Sürecin en başından bu yana tüm ekipler anlık bilgilendirildi ve çalışanların kendilerini daha iyi hissedip risk almadan işlerini yapabilecekleri çalışan modellerine geçmelerini önerildi. Bizlerin önceliği her zaman çalışanlarımızın, müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın sağlığı oldu. Çalışanlarımız arasında yurtdışındaki çeşitli projelerde yer alan danışmanlarımız vardı, onların sağlıkla ülkeye dönüşünü ve işlerini uzaktan yapabilmelerini sağladık. İşimizi ve etkinliklerimizi online ortama taşıdık. Müşteri ihtiyaçları için de hızlı aksiyonlar aldık. İşimiz hiç kesintiye uğramadı, sorunsuz devam etti. Bu zor dönemde mevcut müşterilerimizi en hızlı şekilde desteklemek için dünya lideri yük ve güvenlik test çözümlerimizi, artan kullanıcı sayısını yönetebilmeleri için kimlik yönetimi, uzaktan erişim, güvenlik ve eğitim gibi en çok ihtiyaç duyulan hizmet ve yazılımları bedelsiz olarak onların kullanımına açtık. Bugün ikinci dalgayla tekrar ülkelerin kapandığı ve kısıtlamaların başladığı bir döneme giriyoruz. Önümüzdeki süreçte de ilk dönemde edindiğimiz deneyimin de etkisiyle işimizi kesintisiz ve en hızlı şekilde yürütmeye devam edeceğiz, çalışan ve müşteri güvenliğini birinci önceliğimiz yaparak en hızlı ve en etkin çözümleri müşterilerimizin hizmetine sunacağız.
Türkiye’nin önde gelen siber güvenlik şirketi Atar Labs’ı satın aldınız. Sektöre heyecan veren ve motivasyon sağlayan bir gelişmeydi bu. Atar Labs, Micro Focus gibi derinliği olan bir yazılım devine nasıl bir katkı sağlayacak? Yeni satın almalar gelecek mi?
Atar Labs, bence hiç tartışmasız sadece Türkiye’nin değil bölgenin lider siber güvenlik şirketi. Bu satın alma sadece mevcut güvenlik portföyümüzü tamamlamakla kalmıyor, aynı zamanda Micro Focus’un Türkiye’ye olan inancını ve sürekli büyüyen bağlılığını da gösteriyor. Ayrıca bu ülkemiz adına stratejik bir kazançtır, dünya devi Micro Focus’un güvenlik yazılımları Ar-Ge ofisinin bir kolunu Ankara’da açtık. Micro Focus’un benzer yatırımlarına bakınca da ülkemizin seçilmesinin, teknoloji sektörü ve istihdam için ne kadar kıymetli olduğunu görüyoruz. Atar Labs’ın bize olan katkısıyla ilgili olarak şunu söyleyebilirim, biliyorsunuz Atar Labs, SOAR’ın sadece Türkiye’deki değil dünyadaki en güçlü oyuncularından biri. Biz bu satın almayla SOAR tarafında sektördeki konumumuzu daha da güçlendirdik. Bu satın almayla birlikte Güvenlik Yönetimi, Otomasyonu ve Müdahalesini mevcut ArcSight tehdit tespit yeteneklerimizle bir araya getirdik. Bu entegrasyonla yeni nesil güvenlikte uçtan uca bir çözüm sunar hale geldik. Müşterilerimize, tepki ve müdahale etkinliklerini otomatikleştiren, tehditlere maruz kalma süresini azaltan ve SecOps ekiplerinin verimliliğini artıran entegre seçenekler sunmaya başladık.
Micro Focus olarak teknolojide kilit noktalarda liderliğimizi güçlendirmek için satın alma fırsatlarını sadece Türkiye’de değil dünyanın dört bir yanında değerlendiriyoruz. Şirket kültürümüz her zaman ihtiyaçlara müşterilerimizin gözünden bakabilmek ve bu doğrultuda en iyi çözümleri sunabilmektir. Güçlü finansallarımızla, 3 yıllık hedeflerimizin de yatırım parçası olarak yine fırsatlar oluştuğunda mutlaka değerlendirileceğiz
Micro Focus Global CEO’su Stephen Murdoch ile birlikte Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank’ın da katılımıyla bu yıl online gerçekleşen Micro Focus Virtual Realize Tour’u keyifle takip ettik. Etkinliğe ilgiyi nasıl buldunuz? Aldığınız geri bildirimler konusunda neler söylemek istersiniz?
Micro Focus Virtual Realize Tour, Micro Focus’un Türkiye’deki en önemli müşteri etkinliği, aynı zamanda bu seneki yoğun ilgiyle Avrupa bölgesinde en çok katılımla gerçekleşen Virtual Realize ülke etkinliği oldu. Bu anlamda da yine Türkiye olarak dikkatleri üzerimize çektik, projelerimiz bölgedeki diğer kurumlara da örnek oluyor. Bu yıl pandemiden dolayı sanal ortamda gerçekleştirdiğimiz etkinlikte, bilişim teknolojileri alanındaki son trendleri masaya yatırdık, farklı sektörlerden duayenleri ve deneyimlerini dinledik. Özellikle içinde bulunduğumuz dönemde dijital dönüşümde yapay zekanın, güvenlikten IT operasyon yönetimine kadar farklı rollerine dikkat çektik. Bütün bunları yaparken aslında biz değil, daha çok değerli müşterilerimiz ve iş ortaklarımız bizzat deneyimlerini paylaşarak anlattılar. Köklü deneyim ve teknolojinin getirdiği yenilikleri harmanlayarak oluşturduğumuz çözüm ve hizmetleri, katılımcılarla buluşturduk. Sizin de belirttiğiniz gibi, Micro Focus Global CEO’su Stephen Murdoch ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank etkinliğin açılış oturumunda yer alarak, hem Micro Focus hem bilişim sektörüne ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundular. A’dan Z’ye dopdolu ve katılımcı performansının da çok yüksek olduğu bir etkinliği gerçekleştirmekten gurur duyduk. Tabii ki aldığımız geri dönüşlerin de bu gururda payı var. Tüm paydaşlarımız ve müşterilerimiz geleceğe yönelik net bir vizyon gördüklerini belirtti, özelikle güvenlik sektöründeki son gelişmelerden çok etkilendiklerini ifade ettiler. Biz de içinde bulunduğumuz dönemde ihtiyaçların nasıl şekillendiğini ve yeni ihtiyaçlara nasıl yön verebileceğimizi gördük. Açıkcası Realize Tour 2021 için bu yönde şimdiden hevesle çalışmalarımıza başladık.
Göreve gelmenizden beri globalden de çok güzel geri bildirimler ve haberler geliyor. Bu yıl görev tanımınız da genişledi. Micro Focus Türkiye, global operasyon tarafından pilot ülke seçildi. Türkiye’deki çalışmalar globalde nasıl değerlendiriliyor, nasıl bir algımız var? Pilot ülke seçilmeniz ile birlikte nasıl bir değişim yaşanacak?
Micro Focus yönetim kurulu ve ekibi, Türkiye’ye büyük önem veriyor, güveniyor ve buradan global başarı hikayeleri çıkarmaya odaklanıyor. Sadece algımız değil başarılı projelerle ülke olarak performansımız da çok olumlu. Yapılan yatırımlar, Ar-Ge ofisi ve başka bir ülkenin değil de Türkiye’nin tüm dünyada pilot ülke olarak seçilmesi de bunun bir kanıtı. Bu kapsamda bu sene Micro Focus yönetim kurulu üyeleri ile iki defa görüşmem oldu. Bu görüşmelerdeki deneyimim, kurulun tüm kararları alırken ve gelecek yatırımları planlarken, sahadan gelen geri bildirime büyük önem verdiğidir. Bizler de bu anlamda müşterilerimiz, çalışanlarımız ve tüm eko sistemimizle Türkiye’yi en güzel şekilde temsil ediyoruz. Global CEO’muz Stephen Murdoch’un geçtiğimiz yıl Türkiye’yi bizzat ziyaret etmesi, müşterilerimizle tanışması, şirketimizin Türkiye’ye ilişkin stratejilerini ülkemizdeki iş ortaklarıyla ilk ağızdan paylaşması, etkinliklerimizin açılışında bulunması, bu anlamda Türkiye pazarına verdiğimiz büyük değerin bir göstergesidir. Micro Focus, dünya genelinde 50 ülkede 18 bin çalışanı bulunan, 40 binden fazla müşteriye hizmet sunan dev bir şirket. Biliyorsunuz 2017 yılında Micro Focus’un Hewlett Packard Enterprise’ın (HPE) yazılım bölümüyle birleşmesiyle birlikte dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden olduk. Birleşme sürecinin yaşandığı en kritik yıl olan 2018’de Micro Focus, Türkiye’de yüzde 15 büyüdü. 2019 yılında Micro Focus Türkiye hedeflerinin yüzde 120 üzerine çıkarak yüzde 40 büyüme gerçekleştirdi. Bu hız bize ‘Bilişim 500’ araştırmasında Türkiye’nin ‘İş Uygulamaları’ yazılım sektöründe birinciliğini getirdi. Ayrıca Türkiye’deki en büyük 6’ncı yazılım şirketi, en büyük 8’inci hizmet şirketi, en büyük 5’inci kurulum bakım destek hizmeti şirketi, veri güvenliği yazılımında 4’üncü, yapay zeka yazılımında 7’nci, veri ambarı ve iş zekası yazılımında ise 5’inci büyük çokuluslu şirket olarak listede yer aldık. Tüm bu başarılar da Micro Focus Türkiye olarak bize daha çok sorumluluk ve pilot ülke olma başarısı getirdi. İzleme, güvenlik ve KVKK projeleriyle tüm dünyada yenilikçi ve alanında ilk olan projelerin çıkarılmasıyla Micro Focus dünyasında dikkat çektiğimizi söyleyebilirim. Ayrıca ekibimizin sağlam ve yakın müşteri ilişkileri kurması, yetkin ve bağlı ortaklık ağı oluşturmamız da bu başarılarda büyük rol oynadı. Bu sayede Micro Focus’ta global ölçekte ilkleri başaran ülke olarak Türkiye, pilot ülke seçildi. Pilot, başarılı olduğunda dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden birinin tüm dünyadaki pazara gidiş (GTM) modelini Türkiye ekibi olarak şekillendirme şansımız olacak. Diğer tüm ülkelerde bu model örnek alınacak. Pilot olduğumuz için Türkiye’nin ve Türkiye’de Micro Focus’tan hizmet alan müşterilerin görünürlüğü de artıyor. Çünkü hem biz hem müşterilerimiz globalden her türlü desteği öncelikli olarak alabiliyoruz. Müşterilerimizin talepleri de global olarak önceliklendiriliyor. Dolayısıyla Türkiye, hiç olmadığı kadar üst düzeyde görünür oluyor.
Geçtiğimiz yıl sunduğunuz uçtan uca çözümlerden hangileri öne çıktı ve ilgi gördü?
Micro Focus yazılım ve çözümleri, tüm dünyada 40.000’den fazla kurumsal müşterinin digital dönüşüm yolculuğunda fayda sağlıyor. Türkiye’de ise geçen sene özellikle yapay zeka destekli güvenlik yazılımı, IT uçtan uça servis ve operasyon yönetimi ve de kurumların KVKK’ya tam uyumluluğunu sağlayan lider teknoloji çözümlerimizle büyük ilgi görüyoruz. Micro Focus arkasında büyük bir deneyim barındırıyor ve bu sayede sunduğumuz tüm çözümler iş dünyasında yoğun ilgi görüyor. Dijitalleşme konusunu uzun ve enerji gerektiren bir maraton olarak görmek gerekir. DevOps, IT operasyonları, bulut, güvenlik, bilgi yönetimi ve Linux/Açık Kaynak gibi pek çok alana dokunan geniş bir çözüm ağıyla biz de bu maratonda şirketlerin yanında yer alıyoruz.
Sorumluluk alanınızın olduğu üç ülke arasında benzerlik ve farklılıklar konusunda neler söylersiniz?
Sorumluluğum kapsamında şu anda Türkiye ile beraber Yunanistan ve Kıbrıs var. Her üç ülkede de en önemli benzerlik, özellikle telekom ve finans benzeri serviste kesintiye tahammul limiti olmayan sektörlerde Micro Focus çözümlerinin yaygın tercih edilmesi, diğer sektörlerde de teknolojik olgunlukla artan bir talep olduğunu ve bu anlamda benzer trendlere sahip olduğunu söyleyebilirim. Yunanistan ve Kıbrıs’ta çözümlerimizin SaaS olarak kullanılması modeline olan ilgi çok daha fazla, hemen her çözümüzü buluttan, “as a service” olarak ya da belirli süreli lisanslama ile sunabiliyoruz ve oldukça ilgi görüyor. Zaman zaman Yunanistan’daki bir kurumla buradaki bir kurum arasında referans görüşmesi yaptığımızda veya ihtiyaç karşılaştırmalarında, teknolojik yeniliklere açıklık ve adaptasyonda yaklaşım farklarını da daha net görebiliyoruz.
Micro Focus arkasında büyük bir deneyim barındırıyor. Küresel pazarda büyümek isteyen şirketler nasıl bir yol izlemeli?
Küresel başarının arkasındaki en büyük güç yenilikçilik. Yenilikçi ve katma değerli üretim her sektörde başarının ilk koşulu. Ama bunu elde etmek için de teknolojiyi ve Ar-Ge’yi işin merkezine koymak gerekiyor. Süreçlerini dijitalleştiremeyen, teknolojiye yatırım yapmayan şirketlerin rekabette öne çıkmayı bırakın ayakta kalma şansı bile giderek yok oluyor. Sektörler değişiyor ve bu değişimin itici gücü teknolojik yenilikler. Üretimden pazarlamaya, müşteri ilişkilerine kadar birçok alanda devrim yaratan yeni teknolojileri kullanmayan ve iş süreçlerine adapte etmeyen şirketler başta maliyetlerin artması ve verimlilik olmak üzere birçok konuda sorun yaşayacak. Ancak ülkemizde dijital dönüşümün konuşulma aşamasından planlama aşamasına geçtiğini gözlemliyoruz. Pandemi de bu süreci önemli ölçüde hızlandırdı. Kurumlar artık stratejilerinde, iş planlarında, bütçelerinde dijital dönüşümü önemli bir öncelik olarak ortaya koyuyor. Bu hareketin önümüzdeki dönemde hızlanarak devam edeceğini düşünüyorum.
Bu yıl hangi başlıkları daha çok konuşuruz? Pandemi sürecinin nasıl ilerlemesini bekliyorsunuz? Şirketlerin alması gereken önlemler, önceliğe alınması gereken çalışmalar konusunda neler önerirsiniz?
Pandemi bir şekilde bitecek. Aşının bulunması hepimizi umutlandırdı. Ancak aşıya rağmen COVID-19 salgınının tam anlamıyla hayatımızdan çıkması hemen gelecek bir yıl içinde olmayacak. Aslında burada önemli olan pandeminin ne kadar süreceği de değil. Çünkü uzmanlara göre pandemi çağına girdik ve bundan sonra hayatımızı ve iş yapış biçimimizi bu tür salgınların hayatımıza her an girebileceğini düşünerek dönüştürmeliyiz. Bunun da yolu daha çok dijitalleşmekten geçiyor. Bugün olduğu gibi önümüzdeki dönemde de şirketlerin süreçlerini ve işlerini dijitale taşımaları önemli bir ihtiyaç olmaya devam edecek. Çalışanlardan tedarikçilere ve müşterilere kadar her süreç dijitalleşmek zorunda. Şirketler sadece rekabette öne çıkmak için değil ayakta kalmak, verimliliği yakalamak için de otomasyona daha çok yönelme ihtiyacı hissedecek. Otomasyonu sağlayan araçlara talep artacak. Dijital ortamda süreçleri, müşteri memnuniyetini test etmek ve elbette güvenlik her zamankinden daha çok önem kazanacak. Performans test çözümleri, güvenlik test çözümleri, güvenlik çözümleri, izleme çözümleri şirketlerin iş yapış biçimlerinde önemli bir rol oynayacak. Öte yandan pandemi sonrasında birçok sektörde büyümeler hızlanacak. Bu büyümelere hazırlanmak için de dijitalleşme ve dijital dünyanın belli yeterliliklerine ihtiyaç olacak. Bu noktada da yine şirketlerin güçlü ve zayıf yönlerini nerede, neye ihtiyaç duyduklarını belirlemesi ve belli bir yol haritasıyla yeni döneme hazırlanması gerekiyor.
2021 ajandanız eşliğinde hedefleriniz ve yeni dönem projeleriniz hakkında neler söylemek istersiniz? Müşterilerinizi bekleyen yenilikler neler?
Micro Focus Global CEO’su Stephen Murdoch’un da son dönemde altını çizdiği önemli bir konu var. Biz Micro Focus olarak her zaman müşteri odaklı hareket ediyor, başarımızı müşterilerimizin başarılarına bağlıyoruz. Müşterilerimizin IT’lerini dijital dönüşümle sadeleştirmek, işte karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olmak ve pazardaki fırsatları hayata geçirmelerini sağlamak en önemli misyonumuz. 40 yıllık deneyimimizle yenilikçi teknolojilerimizi müşterilerimizin daha başarılı olması için geliştiriyor, dünya genelinde 40 binin üzerinde müşterimize 600’ün üzerinde ürünle hizmet veriyoruz. Yüksek teknolojili çözümlerimizi pragmatik bir yaklaşımla müşterilerin bulundukları alanda hızlanması ve işlerini geleceğe dönüştürmeleri için tasarlarken aynı zamanda onların maliyetlerini düşürmelerini sağlıyoruz.
Dijital dönüşüm, bugün olduğu gibi 2021 yılında da ajandanın en önemli konusu olacak. Dijital dönüşümde yapay zeka temelli teknolojiler öne çıkıyor. Bu alanda yeni ürün ve hizmetlerimiz olacak. SAP ile çok kritik çalışmalarımız var, SAP/Hana dönüşümlerinde kurumların test, yedekleme ve otomasyon ihtiyaçlarına pratik çözümler sunuyoruz. Gerek siber güvenlik gerek büyük veri gerekse bulutta yeni ürün ve hizmetler üzerine çalışıyoruz. Özellikle bulut altyapılarına yönelik teknoloji yatırımlarımızla Türkiye’den büyük küresel başarı hikayeleri çıkarma hedefiyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ayrıca yeni müşteriler kazanmaya yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu doğrultuda yeni iş birliklerini hayata geçiriyoruz, bu noktadaki çalışmalarımıza önümüzdeki yıl da hızla devam edeceğiz.